DİĞER
"Müslüman toplumların sorunları için Batı emperyalizmini suçlamak çözüm değil. Aksine, Müslümanların ciddi bir özeleştiriye ihtiyaçları var. İslam tarihinin ilk dört-beş asırlık döneminde Müslümanlar dinamik, üretken ve nispeten çoğulcu bir medeniyet ortaya koyduklarını hatırlamalılar.”
"İslamcılık ideolojisine ilişkin sosyo-politik tarih analizini süreklilik-kopuş içerisinde ve tarihsel gelişmelerin neden olduğu karmaşık katmanları ve ilişkileri göstererek sürdüren kitap, Batılı ülkelerin 19. yüzyılda başlayan ‘İslam siyasetleri’nin politik nedenlerini izah ediyor."
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
“İslam dünyası kavramı, İslamın kendisi kadar eski olan 'ümmet' kavramından gelmemiş; 1870’lerde, Avrupa imparatorluklarının dünya Müslümanlarının çoğunu yönettiği bir dönemde, Batı’daki 'Hıristiyan medeniyeti'nin antitezi olarak ortaya çıkmıştır. Bir başka ifadeyle, Müslümanlar 'Küfür tek millettir' demeden çok önce, Avrupa’nın emperyal elitleri, “Dünyadaki Müslümanlar tek millettir” anlayışıyla, Müslümanları aşağı ve geri bir din ve medeniyetin temsilcileri olarak tanımlamıştır."
"1920’lerin koşullarında farklı uygulamalar gerekmiş olabilir ancak günümüzde tarikat ve benzeri yapıların yasaklı olmasının bir anlamı yok; zaten mevcutlar. Bu tür yapıların hukuken denetlenebilir / hesap verebilir bir statüde olması, şeffaflığı çok daha önemli."
Kültürel iktidar ancak kendi bahçenden çıkabilecek gücü bulduğunda etkisini göstermeye başlar; başka bahçelerdeki birikime kucak açarak, bundan mutluluk ve gurur duyarak…
Siyasî iktidarın değişmesiyle bir yandan Hidayet Romanları'nın popülaritesi düşerken, diğer yandan hidayet olgusu da dönüşüme uğrar. Yeni anlatıda iktidarın tesis edilmesi gereken mekân devlet kurumları yerine evdir...
Servet-i Fünun dergisi, tarihsel gerçeklik-metinsel gerçeklik-kurmaca boyutunda üç katmanda işlediği yoksulluk temasıyla, sistem eleştirisi gerçekleştirmeye ve asıl sorunun üzerine gitmeye de çalışır
Ne yazık ki İstanbul hep yeniden fethedilecek. Her fethedense İstanbul'un fethinde bir imar cihadı ve ilmî üstünlük arayacak
Son 10 yılda Makyavelizm bir siyasî zekâ örneği ve liderlik başarısı olarak pazarlanırken, ilkeler ve değerler geri plana itildi; siyasete "seçim kazanıldığı sürece her şey mubahtır" mantığı egemen oldu...
Savaşın erken yıllarında yerinden olmuş bir grup orta gelirli Suriyeli, Fatih, Aksaray ve Beyoğlu'nda açtıkları yemek dükkânları sayesinde İstanbul'a tutundu ve evlerini yeniden kurdu
Trump’ın “Büyük Amerika”sı ile Erdoğan’ın “Büyük Türkiye”si sofistike idealar değildir; siyasi liderin güzergahı izlendiğinde ulaşılabilecek bir uğraktır...
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.